Tuesday, November 21, 2006

edirne kültür ve gıda turizmi :)

O kadar uzun zamandır gitmek istiyordum ki bir türlü fırsat olmuyordu.Hep güzel bahar mevsimi içerisinde güneşli bir hafta sonu gitmeyi planlamıştık ama bir türlü fırsat olmamıştı. beni, tanıyanlar tahmin ederki bu gezinin önemli hedeflerinden biri "yaprak ciğer" ve köfte yemek idi.Tabiki Mimar Sinan'ın ustalık eseri Selimiye camii'nide merak ediyordum ama kültür turizmi ile gıda turizmini birleştirmenin ne sakıncası olabilir ki:) .İstanbulda oldukça yağışlı bir cumartesi günü morallerimizi bozmadan yola koyulduk.Yağış hakikaten çok kötü idi yol boyunca ama allahtan Edirne'de kapalıda olsa sakin bir hava bizi bekliyordu.
İlk ziyaret yerimiz tabiki Selimiye Camii oldu .Maalesef caminin herhangibir nokatsında caminin mimari özelliklerinin anlatıldıgı herhangibir broşür yada kitapçık bulmak mümkün değildi.Sadece birkaç dini yayın satılıyordu.TV lere zaman zaman konuk olmuş beyaz uzun saçlı ve siyah güneş gözlükleri her daim gözünde olan camii nin imamının anlatımına yetişebilirseniz birşeyler ögrenmek mümkün.Fakat ben anlatımın bittiği bir gruba yetiştim. Son kısımdan size aktarabileceklerim şöyle:
1950 lerde mühendis, mimar ve jeofizikçilerden olusan bir japon heyeti turkiye'ye gelmis.heyet izin alarak türkiyedeki bazı eserleri incelemeye başlamış .Sinan' in kalfalik eseri Süleymaniye camisi'yle Sinan'in ögrencisi mimar DavutAğa'nin eseri Sultanahmet camisi'nide incelemişler ve incelemelerdede camilerin gevsek bir zemin uzerine inşa edildigini anlamislar ve bunca yil, bu camilerde bir sorunla karsılaşılmamasına şaşırmışlar .Arastırmaları sonucunda bu camilerin sarsıntılarda sabit olmadıklarından yerinden oynayarak yıkılmaktan kurtulabildiğini anlamışlarMinareleri incelediklerinde ise minarelerin cok daha gelismis bir rayli sistem mekanizmasi uzerine oturtuldugunu ve her yone yaklasik 5 derece yatabildigini gormusler.Detaylı arastirma yapmak için Edirne'ye, sinan'in ustalik eseri Selimiye camiine gitmisler. Ordaki detaylı çalışmalarla Sinan’ın sırlarını çözüp Japonya'ya donduklerinde ise Sinan'in sirlarini uygulamaya sokarak şehirlerini Sinan'in kullandigi sistemlerle kurup gokdelenler dikmisler.yani su an gelismis ulkelerin gokdelen yapiminda kullanildiklari cogu sistem, yuzyillar önce sinan'in gelistirdigi mekanizmalarmis.

Ee bukadar kültür turunun ardından ve acıkmışken artık goda turizmine geçmek gerekiyordu .Afşin ve kuzenim ciğer sevmediği için ilk önce köfteciye ugradık.Hani Betina Hakko'nun bile taaaa Edirnelerden siperiş verdiği.Four Seasons Hotel’e özel davatle gelen köftecinin yerine gittik .Hakikaten çok lezzetli idi.Mutlaka tava yoğurdu ile servis yapıyorlar ve bu yogurtta gerçekten tatmaya değer.Bitti miiii bitmediii ardından hemen ciğerciye...... dayanamayıp köftedende yediğim için oldukça doymuştum ama buralara kadar gelip “yaprak ciğer”yemeden dönmek olmazdı.Çarşı merkezinde esnaflardan birininde önerisi ile Ciğerci Aydın’a dalıverdik 1 porsiyon söyledim ama porsiyonlar oldukça büyükmüş doğrusu ,yanında domates ,soğan ve kızartılmış kuru biber ile servis ediliyor.İnce ince dogranmış ve galeta ununa batırılmış ve kızgın yağda kızartılmıiş ciğerler.Ciğer kebabı kadar keyif almasamda güzel bir tattı benim için.Ciğerin resmini maalesef yukleyemedim:(.Sanırım telefonumla çektiklerimi yükleyemiyorum.

Bu kadar çok yemeğin üzerine tabiki Meriç kıyısında güzel bir çay iyi giderdi ,e tabiki bunuda atlamadık am aöncesinde yolumuz üzerindeki Kırkpınara ugradık oradada bazı ibretlik fotolarım var:)


Veeeeeeeeeeeeeee işte Meriç.
güzel bir gezinin sonu.....


6 yıl sonra yeniden öğrenci olmak...


Üniversiteden 2000 yılında mezun oldum .içimdeki okuma aşkı bitmediğinden yüksek lisans ögrencisi oldum :).Dün ilk sınavımızı olduk.Halimiz görülemeye değerdİ,öğrencilik her yaşta aynı .Her agızdan "çalışamadım","tanımları sorsa bilemem","tarihleri sorsa bilemem","case lerden hiç birsey hatırlamıyorum" derken sınav oldu da bitiiii:) .Benim gibi ögrencilige ara vermiş olan arkadaşlarım "ciğerden sallama" gücüne güvenirken,yeni mezun arkadaşlar minik not kağıtcıkları hazırlayıp hazırlamamayı tartışıyordu.Herseye rağmen eğlenceli idi...:)

Monday, November 20, 2006

yeni blog:)

Daha önce kullandıgım blog sunucusunu değiştirmeye karar verdim:).çünki hiç userfriendly (böyle seyler yazmama tepki gözterecek arkadaşlarım geldi aklıma hemen)değildi.Belkide bu yüzden güncelleyemedim.Blog spotan size ulaşmak daha kolay olacak sanırım.Resimleri yüklerken büyüklük sınırım olmayacak ve istediğim sekilde kolayca boyutlandırabilceğim ve sanırım başlarına ekşiyebileceğim bir mini helpdesk arkadaş grubum olacak Özen ve Zeynep...
şimdi sayfayı tanımaya çalışıyorum.görüşmek üzereeeee......

Thursday, November 9, 2006

sonbahar-uzunya



Yılın en sevdiğim ayı eylül de geldi çattı.Sanırım dogum günümünde bu sevgiye katkısı var ama bu mevsimdeki rahatsız edici olmayan sıcak ve rahatsız edici olmayan soguk benim çok hoşuma gidiyor.Yazın telaşesinden ve gürültüsünden daha dingin bir zaman dilimine giriliyor.Hava biraz serinledikçe belkide kışı özlediğimizi hatırlıyoruz.Dün de tam böyle bir güne uyandı İstanbul ve biz bu havada Karadeniz kıyısında kahvaltı yapmak istedik.İstanbula en yakın ve İstanbul yaşantısndan bir o kadar uzak olan Kilyos'a gitmeye karar verdik.Demirciköy'deki UZUNYA plajının kahvaltısını çok seviyoruz.ve çimli plajını.Kahvaltısı oldukça zengin ve doyurucu. Beyaz ,kaşar ve tulum peyniri ,bal ,kaymak,reçel,tahin- pekmez karışımı,zeytin ,biber,domates,yumurta ,kızarmış ekmek ve demli çay .Daha ne olsun:).Sonrasında kumsalda yürüyüş ve çimlerde yayılma keyfi,denizin sesi ve sevdiklerinizden en az biri yanınızda ise tam bir terapi oluyor.Gitmek isteyenler için ulaşım Maslak üzerinden Sarıyer istikametine dönüp Bahçeköy üzerinden Kilyos tabelalarını takip etmesi yeterli

Uzunya Beach (Demirciköy) 0212) 204 07 33