Tuesday, February 19, 2008

Kar Zamanı

Karlı günlerde ,özellikle karlı İstanbul günlerinde evinin önü dışında bir yere gitmek pek akıllıca değil. Zor trafik koşulları ile boğuşmamak için evde kalmak en mantıklısı.Benim içinde böyle bir hafta sonu oldu. Evde film komasına girdimJ:) 24'ünde akademi ödülleri açıklanacak (adaylar için ),Bafta ve Berlin açıklandı ama izlemediğim bir dolu film var.Hanuz ülkemizde olmayanlar da cabası.Örneğin küçük yaşta hamile kalmış bir kızın hikayesini anlatan JUNO henüz yok.Micahel Clayton’u izleyeli baya oldu, Gone Baby Gone'ı yeni izledim sayılır.İkisi de başarılı. No Country for Old Men ve There Will Be Blood var bunlar biraz daha agır filmeler olacak eminim oyunculuk performansı açısından daha iyi olacaklarını düşünüyorum. There Will Be Blood da Daniel Day Lewis, Cohen biraderlerin No Country for Old Men de ise Javier Bardem (en iyi yardimci erkek adayi) olacak . En iyi animasyonda Ratatouille ve Persapolis var . Ratatouille evde olması gereken dvd lerden bence :) Persapolis'i ise bu hafta izlemeyi planlıyorum.İşte bunlarla beraber hafta sonu izlediklerimi kısaca özetliyeyim dedim.Ha bu arada muzlu muffin yaptım ama anlatmayacağım:) Çok tatlı bri muffin değil agızda bir süre sonra tatlı tadı uyandırıyor.Kahvenin yanında güzel yorumları aldım ama çok heyecanla paylaşacağım bir tarif değil.Bakalım filmlere :)

Atonement –Kefaret
Ian Mcewan ın aynı adlı kitabından uyarlama film. Bafta da 14 dalda aday gösterildi ancak Sadece en iyi film ödülü alabildi.Ayrıca Altın Küreden de aldığı en iyi film ödülü var.Eni yi olacak kadar iyi mi henüz bilemiyorum .Hala izlemediğim filmler olduğu için. Keira Knightley'i çok beğendiğimi belirtmeliyim ve bu zayıf halinin ne kadar hoşuma gittiğini :) ( ekran 4 kilo fazla gösteriyorsa bu gördüğüm halini ) Kostümleri özellikle yeşil elbisesini çok begenmiştim ki elbisenin satışa çıktığını okudum. Ayrıca kırmızı ruju da süperdi.Bunlar çok kızssal tespitler oldu sanırım. Filmde olayları başlatan aynı zmanda Keira nın kız kardeşi rolündeki (13 yaşındaki halini oynayan)Saoirse Ronan cidden En iyi yardımcı dalında aday gösterilmeyi hak etmiş.

La Sconosciuta -Gizemli Kadın
Giuseppe Tornatore nin 2006 yapımı filmi. Filmin ilk sahneleri bana Eyes Wide Shut daki maskeli balo kısmını hatırlattı .Filmi oldukça başarılı buldum .Film sonuna kadar diken üstunde bir gerilimde tutuyor sizi. Ukraynalı bir kadının İtalya’da bir aileye çocuk bakıcısı olabilmek için yaptıkları.Çocukla ilişkisi ve tüm bunlar olurken flashbackler ve şiddet dolu kesitler. Tornatore’nin Malena dan sonra izlediğim 2. filmi. Sanırım hepsini izlemek istiyorum.

Before the Devil Knows You're Dead- Şeytan Duymadan Önce
Filmde En son Bay Capote olarak aklımızda kalan Philip Seymour Hoffman ,Ethan Hawke, Albert Finney ve Marisa Tomei oynuyor. Problemli özel hayatları ve maddi zorlukları olan 2 erkek kardeşin anne ve babalarının mücevher dükkanını soymaya çalışmaları , ve babanın suçluların kim olduğunun peşine düşmesi,aynı zamanda 2 erkek kardeşin de kendi açıklarını temizlemeya çalışmaları ile örülmüş bir aile dramı ve gerlimi diyebileceğimiz bir film. Özellikle Philip Seymour Hoffman ’ı çok başarılı buldum. Zaten kendileri bu sene en iyi yardımcı erkek oyuncu adaylarından. Filmin akışı farklı karakterler üzerinden zamanı geriye alarak oluşturulmuş. Günümüze gelene kadar karakterlerin 3-4 günlük geçmişleri ve bu ana nasıl geldikleri.

When Nietzsche Wept – Nietzsche Ağladığınca
Bu film Irvin Yalom'un, 19. yüzyıl Viyanası'nda geçen psikanalizin doğmaya başladığı süreci sürükleyici bir dille anlattığı başarılı bir romanından uyarlama. Olaylar, o zamanlar henüz kimsenin tanımadığı bir filozof olan Nietzsche, oldukça başarılı ve saygın doktor Breur, Breur'un genç arkadaşı Freud ve Nietzsche'nin aşık olduğu Lou Salome'un etrafında gelişiyor. Ümitsizlik ve varoluş üzerine film. Psikanalizin yeni oluşmaya başladığı dönemi anlatması bakımından ilginç. Kitabını okuduğum zamanki kadar etkilenmedim. Bunun için sinemaya uyarlayanda mı kabahat bulmalı yoksa benim kitabı okuduğum zamanla filmi izledğim zaman arasında geçen süredeki değişimi mi değerlendirmeli bilemedim. Kitabı okurken aldığım dram havasını filmde alamadım.
Film israil yapımıyla sinemaya uyarlanmış. Yönetmeni Pinchas Perry .Nietzsche'yi Armand Assante canlandırıyor.

Monday, February 18, 2008

Josef Koudelka Retrospektif Sergisi


Bence bu karlı günlerde bir de güzel sergi gezilir:)
Pera müzesinde 13 Nisan tarihine kadar sergilenmeye devam edecek Josef Kaudelka Retrospektif sergisi bunlardan biri.Yaşayan en önemli fotograf üstatlarından biri. Çek fotografçı konfor kavramını bir kenara bırakarak dünyanınm çeşitli yerlerini dolaşmış ve güzel eserler ortaya koymuş. Nereye giderse gitsin uyku tulumunda yatıyormuş örneğin. İstanbul’da ise ısrarlara dayanamayarak Ara Gürel'in evinde konuk olmuş. İnanılmaz mütevazi biri fotograflarını satmıyor,önerilen yüksek fiyatları ise komik buluyor.Magnum Photos* dan gelen gelirlerin kendisine yettiğini fazlasına ihtiyacı olmadığını söylüyor. Resimlerimin nesi farklı onu görmek için sergi yaptım diyor.
Sanatçının fotografları 5 başlık altında sergileniyor.Beginnings (1958-1968),İnvasion (1968),Gypsies (1962-1970),Exiles (1968-94) ve Caos (1984-2004) .Kendi adıma en çok Çingeneler den ekilendim.
1938 ‘de Çekoslovakya'da doğan Koudelka aslında havacılık mühendisi önceleri ,rolleiflex marka bir makineyle çingeneleri ve çek tiyatrolarını fotoğraflamış, 1967 yılında ise tüm vaktini fotograf cekmeye adamış. 1968 yılında Rus ordusunun Çekoslovakya'ya girişini ve ülkenin yıkılışını fotoğrafladıktan sonra ve ülkesini terk ederek İngiltereye yerleşmiş. Şimdilerde ise Fransa da yaşıyor.
Koudelka'nın resimleri için.
Benim çektiğim resim tabiki minik makine ile.Polariza filtrem olmadığından cam yansımalarını görüyorsunuz. Resim yüklemede sorun var umarım görüntülenebilir.
sevgiler.

*Magnum Photos (1947 de kurulmuş belgesel fotoğrafçılığı konusunda ekol bir ajans . Herbiri fotoğrafta efsane haline gelmiş 4 fotoğrafçı ;Robert Capa, Henri Cartier-Bresson, George Rodger, David Seymour tarafından kurulmuş dünyanın en önemli olaylarını fotograflayan ajans













Wednesday, February 13, 2008

Elmalı Tart yada Elmalı Turta



Merhabalar.
Karaköy Namlı’nın üzerinden çok zaman geçti. O yazıyı yadığımdan beri hergün birçok kişinin Namlı’yı internetten aradığını görüyorum. Maalesef oldukça populer oldu.Bir kaç kez daha gittim ancak kalabalık tıpkı boğazdaki kahvaltı yerleri gibi insanı gerecek düzeye ulaşmış.Oldukça erken gitmek gerekiyor yani. Kahvaltılık ürünlerin kalitesine hala diyecek birşeyimiz yok. Neyse gelelim günümüze, okul da bitti daha çok birlikte olmamız gerekirken olamadık. Ama kontrol edilemez yoğun bir dönem geçti. Tabi bu arada fotografçılık kursu başladı:) Nikonum D80'im le daha düzgün ilgilenmeliyim diye düşündüm.Tabi konu ile ilgili bilinç düzeyi arttıkça beğeni düzeyinin ne kadar aşağıya indiğini söylemeye gerek yok. İnşallah birazıcık da olsa ilerleme kaydedeceğim. Josef Kaoudelka nın Retrospektif sergisine gittim onu daha sonra paylaşacağım. Öncesinde bugün Elmalı Tart denememi sizinle paylaşayım . Kiş ten önce oldu ama kiş için de fikir vermiş oldu. Bu arada tart ve turta arasındaki fark tam olarak nedir çözebilmiş değilim ,öğrenir öğrenmez burada sizlerle paylaşacağım. Ama kapalı olanın adı pay (pie) onu biliyorum. Neyse tarif Ekashi’den, elmalar Niğde’den (Ayça’ya buradan teşekkür) koyulduk yapmaya.

2 adet yumurta
4 tahta kaşık toz şeker (hani yemek karıştırmada kullandığımız) , yada 8 yemek kaşığı ölçün siz.Şimdi herkesin tahta kaşığı farklı olurJ
150 gr. margarin
Kabartma tozu
50 ml süt
Alabildiğine un.
Dolgu için 3 elma ,tarçın,kuru üzüm,ceviz.

Yumurta ve şeker iyice çırpıldıktan sonra ,margarin parcalar halinde eklenerek karıştırmaya devam ediyoruz. Daha sonra süt ,un ve kabartma tozunu ekliyoruz. Un miktarı, hamurun hiç bir yere yapışmadan bir top halini alabilcek kıvama gelene kadar ne kadar gerekiyorsa o kadar.Kulak memesi kıvamı. Bu hamur 30 dk. buzlukta bekleyecek.
Elmalar ince ince ve küçük parçalar halinde dilimlenecek(isterseniz rendeleyin), ceviz,tarcın,kuru üzümle karıştırılacak.
Bu arada tart kabımızı katı margarin ile yaglıyor ve sonrasında unluyoruz.
Dolaptan çıkardığımız hamurdan bir parça ayırıyoruz (üzerine kafes yapabilmek için ).
Hamurla tepsiyi kaplıyoruz.Kenarlarıda bu işleme dahil.Sonra iç dolgumuzu içine döküp ,ayırdığımız hamurdan seritler hazırlayıp kafes yapıyoruz.
200 dercede 30-35 dk pişiriyoruz.

p.s 1: tart ingiliz edebiyatında genç ve güzel sokak kadını anlamına geliyormuş . Ama bu daha çok para karşılığı birlikte olunsa da bu süre zarfında aşık olunabilecek genç ve güzel kadınları ifade ediyormuş.
p.s 2 :gercekten fotograf çok kötü:( kendi evimin ışığını çözebilmiş değilim.
Görüşmek üzere.